Welcome to Our Website

1 Aralık dünya aıds günü

1 ARALIK DÜNYA AIDS GÜNÜ

 “Tedaviye erken başlamak ve düzenli olarak kullanmak, hastalığın ilerlemesini kontrol altına alırken bir yandan da bulaşma riskini azaltır.  Tedavi cinsel yolla bulaşın önlenmesinde %99, damardan ilaç kullanımı ile bulaşın önlenmesinde %74 etkilidir.” diyen Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. G. Dilek Arman; “HIV enfeksiyonu ile AIDS arasındaki fark nedir?” sorusunu cevaplarken, “Tek bir cinsel ilişkinin bile bulaşma ile sonuçlanabileceği akılda tutulmalıdır.” diye de ekledi.

 

HIV enfeksiyonu ile AIDS arasındaki fark nedir?

HIV enfeksiyonu, İnsan Bağışıklık Yetmezlik Virüsü’nün vücuda girmesiyle oluşan bir durumdur. Başlangıçta solunum yolu enfeksiyonu gibi bazen lenf bezlerinin şişmesi şeklinde kendini gösterir. Bazen de belirtiler 2-4 hafta içinde geriler ve sessiz yani belirtisiz uzun bir dönem şeklinde seyreder. Ancak bu süre zarfında da virüs yavaş da olsa vücutta çoğalmaya ve savunma hücrelerini azaltmaya devam eder.

AIDS ise bağışıklık sisteminin ciddi şekilde zayıflamasına ve belirli enfeksiyonlara veya kanserlere karşı direncin azalmasına neden olan ileri bir aşamadır. Tedavi edilmeyen HIV enfeksiyonu 7-15 yıl içinde AIDS’e dönüşür, ancak erken teşhis ve tedavi ile HIV’in ilerlemesi önlenebilir.

HIV nasıl bulaşır?

HIV, vücut sıvıları aracılığıyla bulaşır. En yaygın bulaşma yolları şunlardır:

  • Cinsel yolla: Virüsü taşıyan bir partner ile korunmasız cinsel ilişki sırasında bulaşma tüm dünyada en yaygın bulaşma şeklidir. Kadına bulaşma erkeğe göre, homoseksüel ilişki ile bulaş heteroseksüel ilişkiye göre daha yüksektir. Tek bir cinsel ilişkinin bile bulaşma ile sonuçlanabileceği akılda tutulmalıdır. 
  • Kan yoluyla: Virüs içeren kan nakli veya damar içi madde kullanımında olduğu gibi paylaşılan iğneler ile ulaşabilir.
  • Anneden bebeğe bulaş: Tedavi almayan anneden bebeğe geçiş doğum sırasında %10-30 oranında söz konusudur. Ayrıca emzirme sırasında da bebeğe bulaşma olabilmektedir

HIV; tükürük, ter veya hava yoluyla yayılmaz. Günlük sosyal ilişkiler ile tokalaşma, kucaklaşma ve öpüşme ile bulaşmaz. Bu nedenle virüsü taşıyan bireylerin toplumdan soyutlanması gerekmez.

HIV enfeksiyonu riskini arttıran durumlar nelerdir?

  • Çok eşlilik ve korunmasız cinsel ilişki: Özellikle yeni veya bilinmeyen bir partnerle korunmasız cinsel temas, yalnız HIV enfeksiyonu değil hepatit B, frengi, bel soğukluğu gibi pek çok cinsel yolla bulaşan hastalık için risk oluşturur.
  • Diğer cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar: Özellikle cinsel yolla bulaşan diğer enfeksiyonların varlığı, HIV enfeksiyonu riskini 3-5 kat arttırır.
  • Madde bağımlılığı ve ortak enjektör kullanımı: Hangi yolla olursa olsun uyuşturucu madde bağımlılığı cinsel kontrolü ortadan kaldıracağı ve çok eşlilik ve korunmasız cinsel ilişki olasılığını arttıracağı için risk oluşturur. Damardan madde bağımlılığı ise yine yalnız HIV değil kan yolu ile bulaşan hepatit C ve hepatit B gibi enfeksiyonlar için de risk oluşturur.
  • Kan transfüzyonu veya organ nakli: 1980’li yıllarda kan veya organ nakli yoluyla HIV bulaşı sık rastlanan bir durum ise de geliştirilen ileri testler ve bunların yaygın kullanımı ile bu yolla bulaş çok azaltılmıştır. Örneğin nakil için kan temini sağlayan Kızılay tarafından bulaştıktan sonra 5. gün gibi kısa sürede teşhise olanak sağlayan HIV virüsü RNA’sı bakılarak ürün hazırlanmaktadır. Böylece tanı konulamayan olgularda, bu yolla bulaşın önüne geçilmektedir. 

HIV/AIDS ölümcül müdür?

Günümüzde HIV enfeksiyonu DSÖ’nün ölümcül listesinden çıkmış; yaşam boyu eşlik eden hastalıklar olarak tanımlanmıştır

Tedavi edilmeyen olgular 7-15 yıl gibi bir süre sonunda AIDS gelişerek ikincil enfeksiyonlar veya kanserler nedeni ile yaşamlarını kaybederken; günümüzde mevcut gelişmiş ve tek tablete sığdırılmış çoklu ilaç tedavileri sayesinde yaşamı kısaltmayan enfeksiyon haline gelmiştir.

HIV ile infekte bireyler günümüzde ve giderek daha fazla oranda HIV dışı nedenlerle yaşamlarını kaybetmektedirler. 

HIV/AIDS’den kurtulmak mümkün müdür?

Maalesef, şu ana kadar HIV enfeksiyonunu tamamen ortadan kaldıran bir tedavi veya yöntem bulunmamaktadır. Ancak, antiretroviral tedavi (ART) adı verilen ilaçlar, HIV’in çoğalmasını kontrol altına almakta ve bağışıklık sisteminin zayıflamasının önüne geçmektedir.  Bu tedavi, virüs yükünü azaltarak hastalığın ilerlemesini yavaşlatırken bireyin yaşam kalitesini de arttırır.

Tedaviye erken başlamak ve düzenli olarak kullanmak, hastalığın ilerlemesini kontrol altına alırken bir yandan da bulaşma riskini azaltır.  Tedavi cinsel yolla bulaşın önlenmesinde %99, damardan ilaç kullanımı ile bulaşın önlenmesinde %74 etkilidir.

Dünyada başka hastalıklar için yapılan kemik iliği/kök hücre transplantasyonu sonrası vücudu virüsten tamamen temizlenmiş 5 olgu (Berlin, Londra, New York, California ve Düsseldorf olguları) söz konusu ise de yöntemin riskleri nedeni ile bir tedavi yöntemi olarak benimsenmemiştir.

Düzenli sağlık kontrolü ve test: Cinsel yaşam başlangıcı ile birlikte en az yılda bir kez jinekolojik-ürolojik muayene ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar açısından kontrol gereklidir.

Düzenli tedavi: Enfekte kişiye düşen sadece tedavisini çoğu zaman günde 1 tablet olmak üzere düzenli almak ve böylece kandaki virüs yükünü saptanamayacak düzeye düşürerek bulaştırıcılığı ortadan kaldırmak.

Ayrımcılığa hayır: Kişilerin toplumda damgalanacağı ve ayrımcılığa maruz kalacağı endişesi taşımadan özgürce test yaptırabilecekleri ve böylece etkin tedaviyi uygulayabilecekleri koşulları sağlayabilmeliyiz. Böylece bulaştırıcılığın azaltılmasına destek olabiliriz.

Editöre not
AIDS’in Türkiye ve Dünya’daki durumu nedir?

İlk kez 1981 yılında tanımlanan İnsan Edinsel İmmunyetmezlik Virusu (Human Immunodefficiency Virus; HIV) hızla tüm dünyada yayılarak pandemi halini almış ve 2000’li yıllarda doruğa ulaşmıştır. Başlangıçtan itibaren üzerinde en fazla araştırma yapılan konu olarak geliştirilen etkin tedaviler ve bu tedavilerin dünyadaki enfeksiyonun merkezi konumunda olan Afrika’ya da ulaştırılması ile artış hızı ve ölüm önemli ölçüde azaltılabilmiştir. 

Dünyada 2022 yılı içinde 1.3 milyon insana HIV bulaşmış; 630 bin kişi HIV ilişkili nedenlerle yaşamını kaybetmiştir. Önceki yıllarda dile getirdiğimiz rakamlara göre bu rakamlar daha iyimser olmamızı sağlamaktadır. 

Tüm dünyada pek çok bölgede 2020-2022 yılları arasında HIV enfeksiyonu %14-57 oranında azaltılabilmiştir. Ancak ülke olarak farkında olmamız gereken önemli nokta Latin Amerika’da bu sürede %8, Doğu Avrupa ve Orta Asya bölgesinde %49 ve ülkemizin de içinde olduğu Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinde %51 artış gösterdiğidir. Türkiye’de de 2019 itibarı ile 2010’a göre 4 kat artış saptanmış sonraki yılda da artış devam etmiştir. 2020 ve 2021 yıllarında COVID ilişkili olduğu düşünülen azalma saptandı ise de henüz bilmediğimiz 2023 rakamları ile eski hızına ulaşacağı beklenmektedir. Geçen yılın resmi rakamlarına göre Türkiye’de 15 Kasım 2022 tarihine kadar 36.630 kişiye tanı konmuştur. Erkek cins ve 20-49 yaş arası kişiler çoğunluktadır. Heteroseksüel cinsel yolla bulaş %30, Homoseksüel/biseksüel ilişki ile bulaş %13’ünü oluşturmaktadır. Ancak maalesef %55 olguda bulaş yolu bilinmemektedir.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir